yorgan

hafıza biriktirme çabası

Pazartesi, Temmuz 02, 2007

Algı Kapıları

# Huxley'ciğimin "Algı Kapıları" kitabına başladım. Benzer içeriklerinden dolayı Castaneda'yla kıyas yapıyorum ister istemez. Castane'da ne kadar olayı yerinde, kültürü içerisinde öğrenmeye çalışıyorda, Huxley'de o kadar bağlamından kopuk, kendi çapında irdeliyor.
# Daha baştan Poyetl denen kaktüs'ünü kullanan yerlileri hor görüyor, bitkiyi kültüründen, geleneklerinden, törenlerinden koparan bir araştırma zihniyetine hizmet ediyor. Araştırmacılar kaktüsteki insanı etkileyen ana kimsayalın, meskalinin de analizini yapıyor, kaktüsü kültüründen ayırdığı gibi etkin maddeyi de kaktüsten ayırıyorlar ve analiz ederek laboratuarda sentetiğini üretebilir hale getiriyorlar. Bu derece yalıtımdan sonra ne anladım ben sizin araştırmanızdan. Fiziğin metodlarını farklı bağlamlarda görünce yadırgıyorum.
# Huxley, Bergson'un algıya dair bir hipotezinden bahsediyor. Aslında insanın duyuları bazı olguları tespit etmek için uzmanlaşmış organlar değiller. İnsanda Özgür Akıl denen bir unsur var ve bu evrenin herhangi bir noktasında olup biten her şeyi algılamaya muktedir. Amma velakin bu korkunç derece fazla olan enformasyon bombardımanı karşısında aklını koruyamaz. İşte duyu organlarının esas işlevi bu algınabilecek unsur yığınını filtrelemek, bilincin kavrayabileceği bir seviyeye indirmek.
# Bazı kişilerin doğuştan, bir takım borularla normal insanların algılayamadığı bazı yerlere erişimi olduğunu bu yeteneklerini sanatta vs. gösterebildiklerini de ekliyor. Bu fikir bayağı hoşuma gitti. Popüler bilimsel bir cehaletle bu fikir ve quantum non-locality arasında kendimce bir bağ bile kurdum.
# Huxley'i eleştirdiğim diğer nokta da sanata karşı olan indirgemeci tutumu. Bu başka algılara açılan kapılar fikrini o kadar beğenmiş ki tüm sanat eserlerini, bizim gündelik algıyla farkına varamadıklarımızı deneyimleyen sanatçının bunları (deneyimini telepatiyle aktaramayacağı için onu iletebileceği tek biçim olan) sembollere indirgeme, yani görsel vs. de olsa bir dil ile anlatma çabası olarak nitelendiriyor. Ve meskalin aldığında sanatçının sembole indirgenmiş rivayetine artık ihtiyacı kalmadığını, orjinalini deneyimlediğini söylüyor ki, çok yazık. Sonra artık Van Gogh'un "İskemle"sini demin kendi gözüyle zaten görmüş olduğuna dair beyanatlarda bulunuyor.

Etiketler: , ,

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home